29 Aralık 2010

Fizy yasağının ardından...

Eskiden en önemli varlığım olan müzik setimi birine vereli 3 yıl; kaset dinlemeyi bırakalı uzun yıllar oluyor, cdlerimi de en son 2 yıl önce kaldırdım bir kutuya. Radyo alışkanlığım zaten çok güçlü değildi, artık sadece internetten ulaşabildiğim bazı özel radyo kanallarını dinliyorum. Bu bana has bir dönüşüm değil. Zamanın gereği.

Hatırlarsınız, mp3 furyası ilk başladığında büyük bir çılgınlık gibi görünmüş, dünya müzik arenasında Metallica başta olmak üzere birçok büyük müzik insanı bu sisteme karşı duruş sergilemişlerdi. Korkuları, büyük bir holocaust olan müzik endüstrisinin albüm satışı ve promosyon esasına dayalı maddi sisteminin çökmesiydi. Belki de bu kadar bile geniş düşünmüyorlardı. Sadece, telif hakkı bazlı bir takım kaygılardan dolayı, bu sistemi engellemek arzusundaydılar. Bu furyanın durdurulamaz bir değişimin sadece ilk adımı olduğunu fark ettiklerindeyse duruma bakış açıları değişti. Açtıkları savaşın aksi yönde, bu sistemi kullanarak, tabi yine legal yollarla ve yine kazanç elde edebilecekleri bir biçimde sistemin içinde yer almak onların lehine olacaktı. Dolayısıyla bugüne baktığımızda, müzik dünyasının en çok kazanan gruplarının bugün albüm kayıtlarını internette çok minik paralara ve hatta bedavaya paylaştıklarına şahit oluyoruz.

Biz neredeyiz?

Bütün bu süreci bu kadar kısa özetlemek elbette birçok detayı atlamamıza sebep olabilir. Fakat, asıl değinmek istediğim, hepinizin yakından şahit olduğu bu süreç değil, şu anda ülkemizde durumun nasıl hayat bulduğudur. Birçok konuda olduğu gibi, bu gelişmeler ve değişimler konusunda da bir miktar geride kaldığımızın farkındasınızdır. Hatta buna geride kalmak deyimi bile az gelir. İnternet gelişmelerinin büyük bir heyecanla karşılandığı ülkemizde, bir çok mecra, pratikte yanlış algılanabiliyor. Yani her hıyarım var diyene tuzla koşuyoruz, ama içinde bulunduğumuz durumu doğru analiz edemiyoruz. İşte bugünün dünyasında, Batı tarafından 3. Dünya ülkesi sıfatı ile yerilen ülkeler klasmanında yaşanan bir takım ilkelliklerin ülkemizde de yaşanıyor olması maalesef bir sürpriz değil. Ama değişebiliriz. Ne dersiniz?

Youtube ile başlayan süreç Fizy ile son noktasına gelmiştir!

Önceki gün Fizy'nin mahkeme kararı ile engellenmesi internet dünyasında büyük yankı uyandırdı. Fakat maalesef henüz esas konuşması gerekenler ağızlarını açmadılar. Aslında bir endüstri olarak bile nitelendirilemeyecek olan ülkemiz müzik dünyasında, bu yasakların en çok karşısında durması gereken müzisyenler, bu duruma karşı ilgisizler. Hatta Fizy'nin kapanmasına giden yolda onların da ciddi adımları oldu.

Yapımcılarının öngörüsüz dünyasının bir kararı olarak dava açarak engelledikleri bu mecra, aslında müzisyenlerin yeni medya düzeninde en çok ihtiyaç duyduğu kanalı onlara sunuyordu. Fakat bugün para kazanmak uğruna yarın aç gezeceklerinden haberdar olmayan dinozorların yanlış kararları, bugün ülkemizde müzikseverlerin canını sıkıyor.

Geride kalmaya alışkın olsak da dünyadan bu kadar kopuk yaşama lüksüne de sahip değiliz üstelik. Gerikafalılık, Türkiye müzik piyasasının çok büyük bir hastalığı. Elbette herkesten ileri görüşlü olmasını, vizyon sahibi olmasını beklemiyoruz. Ama sanata hizmet veren bir arenada bulunan herkesin mutlaka ileri görüşlü olması gerekiyor. Bu bir ihtiyaç değil, zorunluluk!

Zira teknoloji - internet - yeni medya üçgeninde ayakta kalacak ve para kazanmaya devam edecek olanlar, bu mecraların karşısında değil, yanında duranlar olacak. Bir uyarı da benden olsun...

*Bu konu hakkında daha uzun uzun yazmak isterdim ama zaman kısıtıyla böyle yalap şaplak bir özet oldu, kusura bakmayın... Geniş bir zamanda durumun nasıl bu hale geldiğinden de bahsedeceğiz.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...