Ortaokuldaydık. Tahminimce yıl 98-99.
Okulumuzda sürekli sınıfta kalan, öğretmenlerin sürekli ceza verdiği, sanıyorum 16-17 yaşlarında ve hala ortaokula devam eden bir çocuk vardı. Ailelerin "çocuğumu onun yanına oturtmayın, çocuklarımızı da kendine benzetiyor" dedikleri cinsten. Sürekli kavgalara karışıyor, okulun dışındaki 'mevzu'larına diğer öğrencileri de dahil ediyordu. Sonra bu çocuk, 12-13 yaşlarında bir kız arkadaşımızla ilgilenmeye başladı. Adam yaşı dolayısıyla çoktan ergen olmuştu ve okuldaki pek çok kıza yaklaşmaya çalışıyordu.
Kız, uzun güzel siyah saçları, o döneme göre tarz sayılabilecek gözlükleriyle herkese güler yüzle yaklaşan bir çocuktu. O kız çocuğunun görünüşüne dair bunlardan başka bir şey hatırlamıyorum. Bir de yaşı gereği çok saf ve temiz yürekli olduğunu anımsıyorum.
Ben o yıllarda pek erkeksi olduğum, uzakdoğu sporlarında da epey kıdem yaptığım için erkeklerin pek yanına yaklaşmadığı bir kız çocuğuydum. Bir kere imamın oğlu bana küçük düşürücü bir şekilde laf ve öpücük attı diye onu herkesin içinde dövmüştüm. Bu olay yayılınca okuldaki kızların dert kapısı olmuştum bir anda! Genelde diğer kızlar konu güvenlik olduğunda başından geçenleri gelip bana anlatırlardı, benim kafam da pek basmıyordu ama... Bu kız çocuğu da bir gün bahçede sohbet ederken "Bana iltifat ediyor", "bugün benimle birlikte eve kadar yürüdü" gibi şeyler anlattı bana. Sonraki günlerde "bana çiçek getirmiş"lerden, "üstü başı pis ama aslında gözleri ne kadar güzel değil mi?"lere giden sohbetler yaşandı orada. Çok küçüktü, biri onunla ilgileniyordu, sevilme duygusundan daha güzeli var mı hayatta?
Ben o zaman da ön yargılı değildim kimseye karşı. Erkek çocuğunu zaten diğer çocuklar, aileler dışlıyordu, roman bir aileden geldiği için öğretmenler bile yaklaşmıyordu ona. Kıza yaptığım yorumlarda sadece annemden öğrendiğim bir kaç uyarı cümlesini taklit ettiğimi hatırlıyorum. "Aman dikkat et, dışarıda buluşmayın okulda görüşün..." falan filan. Konu da orada kaldı zaten, birlikte yerden yüksek oynamaya devam ettik.
Sonra bir gün kız okula gelmedi, çocuk da gelmedi... Sonraki gün de gelmedi kız... Baya bir zaman gelmedi... Çocuğa sorduk belki biliyordur diye, "ne bileyim ben be!" dedi. Birkaç gün sonra kız okula geldiğinde baktık ki gözlerinden mutluluk çekilmiş, rengi benzi yok, ürkek, kimseyle konuşmuyor... Selam verdiğimde beni görmüyor... Konuşmaya çalıştığımda tersliyor... Biraz kendine geldiğinde beni durdurdu ve "sana bir şey anlatacağım" dedi.
"Biz o gün okuldan kaçtık onunla, koruya gittik yürümeye. Sigara denedim, sevmedim öksürttü" dedi. Sonra kıza bir şey yapmış, tam olarak ne olduğunu bilmiyordu yaptığı şeyin. Ben de anlamadım, bilmiyordum o hareketlerin ne anlama geldiğini. Koruya gitmişler, ağaçlığın orada çimenlere oturmuşlar, bu çocuk kızın eteğini sıyırmış, çorabını da sıyırmış. Kız korkmuş. Çocuk, kötü bir şey olmadığını sadece dokunacağını, artık onun erkek arkadaşı olduğu için bunu yapmaya hakkı olduğunu anlatmış uzun uzun. Sonra da hareketlerine devam etmiş. "Arkama geçti bir şeyler yaptı, canım çok yandı, bağırdım, ama bırakmadı beni. Ağzımı eliyle kapattı canımı yakmaya devam etti" dedi...
Korkmuştum anlattıklarından, canını nasıl yakmıştı? Neden canını yakmıştı, kavga da etmiyorlardı ki? "Annene de anlattın mı?" dedim. "Annemler okuldan kaçtığımı duyarsa çok kızarlar bana, o çocukla görüştüğümü öğrenirlerse döverler. Çok korkuyorum, söyleyemem" dedi. Ama çok hastalanmış küçük kız, birkaç gün okula gelememiş ağrıdan...
Sonraki dönemde kızı durdurup durdurup öğretmene anlat bari, dedim. Ablan abin varsa onlara anlat, dedim. Korktu kız, çok küçüktük...
Aradan 2 ay kadar geçmişti, bir gün okulda bir gürültü koptu. Orta yaşlarda bir çift bahçede müdüre, öğretmenlere bağırıyordu; "o çocuğu öldüreceğiz, nerede o?" diye. O gün kız ağlayarak "beni okuldan alıyorlar" dedi, doktora götürmüşler muayene olmuş, galiba hamileymiş... Küçücük minicik bedeniyle birlikte ortadan kayboldu kız. Çocuk da ortadan kayboldu.
Ailesi kızın eğitimine devam etti mi, bilmiyorum... Aile nasıl öğrendi, çocuğa bir ceza verildi mi, neler oldu? bilmiyorum... Ama o çocuğu büyüdükten sonra da birkaç kez o civarlarda gördüm, gayet de yaşıyordu işte aramızda. Aramızda yaşıyordu! Kız aramızda yaşamıyordu artık!
Sonrasında ne oldu biliyor musunuz? Okulda hiç konuşulmadı o konu. Öğretmenlere sorduğumuzda, imalı bir şekilde "ailenin kızına sonunda sahip çıktığı" ifade ediliyordu, "o serseriden kurtuldukları"nı anlatıyorlardı. Belki de mutlulardı "bu vesileyle" serseriden kurtulduklarına!
O yaşta olayın ne olduğunu anlayamamış, üzerinde durmamıştım. Şimdi anlıyorum, lanet ediyorum, orada ne olduğunu anlıyorum, lanet ediyorum!
Çocuğun çocuğa yapabildikleri, okulun çözüm olarak kızı okuldan göndermesi, ailesinin çaresizliği ve tuhaf çözümleri, kızın mutsuzluğu, o çocuğun sonra ortalıkta mutlu mesut gezebilmesi, ergenliğe girdiğimiz halde hiçbirimizin olaya uyanamayacak kadar bilgisiz olmamız! Bunların hepsi hastalıklı değil mi? Yıl oldu 2015, tüm bu hastalıklar büyüyerek devam ediyor ülkemizde. Benim yine nutkum tutuluyor.
Sen de anlat! Anlat ki böyle olayların "normal olmadığını" idrak etme gücünü kazanalım. En azından idrak etmeye başlayalım...
1 yorum:
gerçekten mi? of be.
Yorum Gönder