24 Haziran 2010

Oha Türkler coştu! Twitter'a bir haller oluyor!

Bir Aşk-ı Memnu yazısı da ben yazmasaydım uykularım kaçacaktı. Çok ciddi kamuoyu baskısı var üzerimde. Efenim dizi malumunuz, anlatmaya lüzum göremiyorum, en izlemeyeniniz bile maşallah her haltını biliyor...
Bu gece ülkecek en büyük derdimizden, en trend gündemimizden kurtulduk, öncelikle hayırlar olsun diyorum. Ben de izledim elbette diziyi ve bir daha asla ülkemiz televizyonlarında yayınlanan herhangi bir diziyi izlememeye yemin ettim. (Ben bunu hep yapıyorum, Aşk-ı Memnu'ya has bir şey değil, yanlış anlamayın.)

Özel nedenleri geçersek, bir kere dizi süreleri çok uzun. 2-3 saat dizi mi olur kardeşim? Biz film izlemeye üşenen insanız. Hiç mi sevgilimizle vakit geçirmeeyceğiz, ailemizle sohbet etmeyeceğiz? İnsaf biraz yapımcılar. Bak elin gavur ellerinde 25-30 dakika mis gibi de diziler. Prodüksiyon zengin, cast sağlam. Biz bulduk bir Behlül-Bihter sömürüyoruz tabi :)

Ama bu akşamki bölümün hüznünden çok ne kadar eğlendiğimden bahsetmek istiyorum sizlere. Her hüznün altından bir muzurluk çıkar ya, iyi ki varsın Twitter demek istiyorum!
Dizinin ardından yollanan postlar o kadar komikti ki, bir dizi süresince de kahkahalara boğulduk. Öyle ki "Aşk-ı Memnu" kelimesi, sitenin Worldwide kategorisinde hakkında en çok yazılanlar arasında birinci oldu. Ülkemiz böylece bir ilk yaşadı. Yabancılardan "What is askimemnu?" nidaları yükseldi.
Ben de okuduklarımdan esinlenerek facebookta gece boyunca arkadaşlarla bir geyik döndürdüm ki sormayın... Dizi komedi dizisi olsa bu kadar eğlenemezdik sanırım :D

Geceden arta kalan aforizmalarım ise şöyle oldu :P
  • Şükrü Saraçoğlu'nda Bihter ölmedi anonsu yapılmış! Fenerbahçeliler herşeyden habersiz toplanıp Nihal'in düğününe katılmaya gidiyormuş. :D
  • Aşk-ı Memnu bitti mu? Nihal evde kaldi mu? Bihter öcün aldi mu? İmdi yürek yırtılur..
  • Berduş bir de ağlıyor mezarlıkta "Beceremedim!" diye. Daha neyi becereksin iblis? Bütün sülaleyi sıradan geçirdin...
  • Ednan Bey'in çiftesi pek olur XD
  • Yaprak Dökümü'nün yeni sezonunda Nihal Ali Rıza Bey'in gayrı meşru kızı olacakmış :O
  •  Bu arada iyi ki bi status yazdık, çalan çalana, çalanlardan da çalan çalana, böyle giderse bütün ülke buna gülecek :D
Hayır şaka bir yana, ne Aşk-ı Memnu'ymuş arkadaş, ülkemizde Lost'tan beter sarsıntı yarattı. Abim bile telefonda "sonuç nedir?" diye sordu maç skoru sorar gibi. En çok "Firdevs felç oldu" diyince keyiflendi, bir de döndü arkadaşlarına anlattı :D
Bye bye Bihter, kalbindeki kurşun kadar saf ve temiz bu sayfayı bana ayırdığın için...ZzZZzzzt!

17 Haziran 2010

Yaz geldi şenlen gönlüm, terledi ahali tıkan burnum...

Otobüsteyim...
Mecidiyeköy'ün ilerlemeyen trafiğinin ortasında, eski bir halk otobüsünde. Ayaktayım, şu meşhur "Orta Kapı"nın önünde, açık camlardan belli belirsiz giren havayı emmeye çalışıyorum. Henüz otobüs boş, fakat ilerleyemediğimiz için açık olan ön kapıdan sürekli yeni yolcular biniyor.
Önden çatlak bir ses; "İlerleyelim!"
Bir ses daha; "Arkalarda boşluk var ilerleyin kardeşim!"
Ben göremiyorum boşluk... Terliyorum.
Aylardan haziran, derece 35'i geçiyordur, bakmadım... Terliyorum.
Etrafım gittikçe doluyor. Otobüs ilerlemiyor.
"Kaldırmayın kollarınızı" diyorum içimden. "Kaldırmayın, koltuk kenarlarına tutunun, demirlere tutunun, birbirinize tutunun ama kaldırmayın kollarınızı gere gere yukarıya!"
Geceleri nefes almamı engelleyecek derecede tıkanan burnum, ne şans ki sonuna kadar açık. Tüm kokulara açık!
Terliyorum...
Diğerleri de terliyor ve kollarını kaldırıyor...
Bir adamın kolu koluma değiyor, terli, yapış yapış. Midem bulanıyor. Terliyorum.
Şoför gereksiz yanaşıyor öndeki araçlara, bu yüzden sürekli ani fren yapıyor, herkes birbirine değiyor...kolları havada olanların koltukaltları da birilerine değiyor. Islak, pis kokulu... Terliyorum.
Şoför fren yaptıkça sarsılıyor, toplu bir yapışkanlığı yayıyoruz. Kadının biri dengede duramıyor, işaret parmağı kulağımın arkasına saplanıyor, uzun tırnaklı. "Pardon" diyor, homurdanıyorum. İneceğim yer yaklaşmıyor. Terliyorum.
Köprüyü geçiyoruz, saatime bakıyorum, çok geciktim...
Köprü sonrası pirana gibi insan kaynayan o meşhur durağa yaklaşıyoruz. Ben terliyorum.
İnsan doluyor, biraz daha "ilerliyoruz", öyle ki bütün yapışkan kollar birbirine dayanıyor. Koku ağırlaşıyor. Yanımdaki adam kolunu kaldırıp en tepedeki demire tutunuyor. Amacı camdan giren havada kurutmak gömleğinin o ıslanmaktan koyulaşmış alanını. Nefretle bakıyorum yüzüne, anlıyor, indiriyor kolunu. Sonra dayanamıyor yine kaldırıyor kolunu. Terliyorum!
İneceğim durağa daha var, manavın önünden geçiyoruz. O an basıyorum düğmeye, ineceğim diyorum sesli sesli. Koca bir "Offf" sonra bir de "Öffff" dökülüyor ağzımdan. Otobüs duruyor. İniyorum.
Manava koşuyorum.
Karpuzlar kocaman. Kırmızı. Kırmızıyı çok severim.
Karpuzu kucaklıyorum, 7 kilo, ancak kucağımda taşırım bunu ben diyorum.
Durağa gidiyorum. Tekrar otobüse biniyorum.
Eski bir halk otobüsü. Terliyorum.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...