21 Haziran 2009

Evdeki Ihlamurlar...

Ihlamur kokuları burnuma tatlı tatlı esiyor. Kafama düşen çiçeklerden şikayet etmeyeceğim bundan böyle. Annem biraz yaş ıhlamur almış kurutmak için, onlar belki bu odada zor kururlar ama bu güzel koku beni buradan alıp başka diyarlara götürüyor. Garip bir huzur var ruhumda, muzip bir gülümseme dudağımın kenarında, gözlerim sık sık yukarılara kayıyor başka zamanlara bakıyorum, düşünmeye başlıyorum. Çok çabuk hüzünleniyorum bugünlerde, hele safça sevmesini bilen minicik çocuklara dokunduğumda. Keşke hiç biri büyümese, hep bu temiz ruhlarıyla dursalar öylece karşımda. İnsanı onların saflığına döndüren çok nadir duygular ve anlar vardır. Çok temizdir bu anlar ve duygular, o nedenle hızla kirlenebilirler. Beceriksiz bir elde şekillerini kaybedebilirler, hırpalanabilirler... Şimdi neredeyse hırpalanmayı göze alacak kadar yakın duruyorum o noktaya sanırım.
Hayat bir ihtimaller denizi. İçime esen rüzgar beni ısıtabilir de üşütebilir de. Hayata her zamankinden fazla temkinli yaklaştığım bu günlerde kalbimde inceden bir sızı, ıhlamurlar bu kadar güzel kokmasalar keşke.... :)

13 Haziran 2009

Hadsizlik Üzerine -1-

Had derecesini neden ayarlayamıyorlar? Çok kötü gıcık oluyorum. Ne olurdu herkes birazcık karşısındaki insanın sınırlarını görmeye çalışsa, sınır ihlalinden vur emri çıkartıyorum artık onlara!
Sınırları ihlal etmeyin,
Mayın tarlama girmeyin! ... Demek istiyorum ama yine de kıyamıyorum kimseye,
kıysaydım her şey daha yolunda gidebilirdi. Ya da tamamen kopabilirdi, freni patlamış gibi akıp giderdi bayır aşağı.

Artık bir yerlerde frenin patlamasını umuyorum, vuracağım duvarı görmek istiyorum, her ne pahasına olursa olsun.

12 Haziran 2009

Heyecanlı Yaklaşımlar ve Sıçan Surat İfadesi

Bugünlerde yine cins cins bedevilikler yaşamaktayım. Bugün iş arkadaşım Özlem’in doğum günüydü. Benim aklıma tabi dün gece geldiğinden olsa gerek, kısa süre önce almayı planladığından dem vurduğu kitapları alayım dedim. Bilindik kitap sitelerinden birine girdim gece yarısından sonra alım işlemlerimi yaptım. Tabi ki bugüne yetişmeyeceğini biliyordum ama, o anda kafam pek çalışmadı. Not ekledim lütfen bugün yetiştirin bu paketi bize diye, ama nafile, zaten gelmedi. Üstelik sipariş sırasındaki dangozluklarımla ruhumun en derinlerinde yatan o aptalın da varlığını bir daha kanıtlamış oldum.
Olay şöyle tezahür etti;
Özlem’in istediği kitaplardan birisi, yazar tarafından isme imzalanarak gönderilecek cinsten bir kampanyanın dahilindeydi. İmzalanacak olan kitaplardan sipariş edenler için bir uyarı varmış orada, bir kaç gün fazladan gecikme yaratıyormuş teslimatta, ama ben o uyarıyı sonradan okudum. Bugün gelmeyince kıza da açılmak zorunda kaldım hiç bir sürprizi kalmadı. Zaten yanlışlık yapıp benim ismime bile imzalamış olabilirler kitabı, zira sipariş sırasında kimin ismine imzalanacağını yazabilecek bir alan yoktu. Benim gözlerim ekrana bakıyor ama kafam orada değil o sırada. Mail attım defalarca ama , kitap benim adıma imzalı da gelebilir… Aslında tam olarak işlem sırasında şöyle bir sıra yaşandı; şimdi ben kendime 3 tane kitap söyledim ona 2 tane, hediye paketi seçeneğini tıkladım, tam onaylamak üzereydim ki hangi kitapların hediye paketi yapılacağını seçemiyorsun, yani 5’i birden gelecek pakette :D Sonra üstüne not ekledim, kusura bakma senin paketini kullandım ama idare et artık diye :D yanına da geyik bir doğum günü notu. Hemen ardından bu da uymadı kafama, bu kadar da dangalaklık yapılmazdı J Kız hediyesini açacak ve ona oradaki 3 kitap benim diğerleri senin diyeceğim! J Tabiki işlemi onaylamadan önce hediye paketi isteğimi iptal ettim. Alım işlemi bitti. Sonra aklımda çaat diye bir şimşek çaktı. Abi kitabı imzalatıyorlar, eee nereden bilecekler kimin adınadır ?Tutuştum! Sonra o şirkete bir dizi mail attım, lütfen kitabı arkadaşımın ismine imzalatın, hemen bugün gönderin diye yalvarma ifadeleriyle süslü biçimde. Tabiki cevap gelmedi :D
Özlem dedi ki ; “Kitaptaki imza senin adına olursa her elime aldığımda gülücem!”
E bakalım, kısmet! :D

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...