13 Ağustos 2009

Huzursuz ruh sendromu...

Çok ciddiye alıyorum hayatı...
Gereksiz yere, her olayı bir heyecan sebebi yapıyor olmak, karın ağrısı çekmek, uykusuzluk, ateş basması, sinir harbi, panik krizleri, el titremesi, engel olunamaz asabiyet... kendimden nefret ediyorum bu ezaları çekirdikçe öz bünyeye.
Arıza mı var nedir anlayamadım, çocukluğumdan beri bu böyle. En ufak şeye asabım bozulur, yukarıda saydıklarım tek tek ziyaret ederler beni, sonra bünyem iflas eder insanlardan kaçarım. Hemen ardından yalnızlıktan dem vururum ve içimde patlamaya hazır bir ağlama kriziyle kaç gün düğüm düğüm gezerim. Ve o boğaz düğümü en olmaması gereken yerde zart diye çözülür. Ahhhh!
İnsanın kendinden daha büyük bir düşmanı olabilir mi acaba? Bence olamaz. Çünkü çektiğin acılar olaylara ve durumlara verdiğin değerle ilgilidir. Sen nereden bakıyorsan, oradan bir adım kıpırdayamazsın. Sıkışırsın, ufku göremezsin. Hele ki benim gibi bunları bilmene rağmen her fırsatta kendine eziyet ediyorsan, klinik vakasın.
Bir de her fırsatta tanrının beni cezalandırmakta olduğuna dair karşı konulmaz bir his kaplıyor içimi. Yıllarca reddettim onu, yapma dediklerini büyük şevkle yaptım, söylemlerine karşı argümanlar kurdum durdum. Aslında her an kafamın içerisinde onunla kavga ediyordum. Bugün geldi, ben anladım ki, ancak bir şeyin varlığına inanıyorsan böyle kafayı takıp sürekli kavgaya tutuşabilirsin. Fakat anlamadığım şu ki, içime koyduğu bu karın ağrısı ve huzursuz ruh ne zaman durulacak? Hiç mi yolu olmaz bu karman çorman ağlardan kurtulmanın? Hep mi en karışık ağ benim ki olmalı? Ya da işte başladığım noktaya dönüyorum, belki de ben karıştırıyorum herşeyi. Her an bir bedeviliğin pençesinde sürünüyor olmamın, sürekli şikayet etmemin, somurtmamım yegane sebebi belki de benim!!!
Şu an en büyük kavgam kendimle. Kendimi dövmek istiyorum hatta, valla!
Ya da keşke insanın kendisi, terkedebileceği gibi ayrık bir benlik olarak yanıbaşında duruyor olsaydı. Çok kafamı bozduğumda kendimi orada öylece terkeder kaçardım. Çözüm olur muydu? Asla! Biliyorum! Fakat, bir an için nefes almak istiyorum bazen.
Üstelik bu arabesk bir isyan modu da değil içimdeki. Huzursuz ruh sendromu bu!
Her olaydan huzursuz olunacak bir pay çıkartıyor ruhum, hasta oluyorum.
Kendimi iyileştirebilmek istiyorum, başaramıyorum. İnsanın kendinden kaçması öyle zor, yollar öyle çetrefilli, biliyorum. Bildiklerim canımı tırmalıyor işte böyle.
Yarın her şey daha güzel olmalı! Her şey daha iyi olmalı! Saf olmalı!

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...