"Twenty three
Im so tired of life
Such a shame to throw it all away
The images grow darker still
Could I have been anyone other then me? "**
"Ahhh! Yapma ama" dedim hoparlöre dönüp. "O kadar da acıklı değil, insafsızlık yapıyorsun şimdi!" 23 bu kadar kötü olmamalı, olamaz, olmamalıydı...
Her yılın sonunda bir düşünce sarar, geçen yılı iyi-kötü tüm gelişmeleriyle genel bir değerlendirmeye alıp, bu yıl neler oldu hayatımda? diye sorarım. Bu yazıyı da belki geçen Aralık'ta yazmam gerekirdi, fakat o dönemde henüz şu anda bulunduğum yere uçmamıştım...bulunduğum yere dalmamıştım...bu kadar yüksekten atlamamıştım hiç. Tuhaf-kötü olaylar, yaşanırken o ana kadar başına gelenin en kötüsüdür. Yıllar sonra bir başka olay hayatının en kötü olayıyken, dönüp diğerini hatırlamazsın bile. Eğer hatırlıyorsan o genel geçer bir şey değil, derin-ağır bir yaradır. Hatırlamaktan kastım anımsamak değil. Hatırlarken değerini yitirmiş biçimde de dillendirebilirsin bir olayı. Zihninden en ufak kırıntısı geçerken yüreğinde de sızısını, boğazında düğümlerini hissedebildiğin bir hatırlama benim kastettiğim. Çok nazik, kırılgan insanların sarsak acılarından da bahsetmiyorum ben. Bazı şeyler vardır diyorum! Naifçe anamazsın! Sesin patlar içinde!
O bile iyileşir zamanla kısmen, bu kadar acıklı duruma düşemezsin;
"Twenty three
Im so tired of life
Such a shame to throw it all away
The images grow darker still
Could I have been anyone other then me? "**
Kötü bir mesaj verdi bana bugün bu şarkı, her gün neşeyle keyifle dinlediğim şarkıya ilk kez kalbimi açtım çünkü. Kulak kabarttım sesine... Bu kötü bir işaret mi diye korktum hatta. Ama hayır, Nietzsche'yi andım sonra, rahatladım; "Beni öldürmeyen şey, güçlü kılar."
AMİN
AMİN
*Elif Şafak "Araf", Metis Yay.
**Dave Matthews "Dancing Nancies"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder